12 Ocak 2010 Salı

Fransız Sanayisi

Fransız Sanayisi ile ilgili bilgilendirme fişi Ağustos 2002’de hazırlanmış ve Başbakanlığın web sitesinde yayınlanmıştır. Tüm telif hakları Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliğine aittir.

Son on yılda, Fransız sanayisi eski dinamizmini yeniden yakalamış ve hem Avrupa’da hem de dünya çapında stratejik konumunu güçlendirmiştir. Büyük ölçüde yabancı yatırımları kabul ederek ve dış iştirak alımlarını arttırarak dışa açılmıştır. İhracat yönelimini canlandıran sanayi üretimi 1996 yılından bu yana yılda % 4 oranında büyümüştür. Otomobil sanayisinin başarının ötesinde, bu büyüme en ileri teknoloji sektörlerine (eczacılık, havacılık, telekomünikasyon) yönelimini sürdürmektedir. İşletmelerin bünyesinde araştırma ve yenileştirme gelişmiştir. Yatırımların dinamiği, yine de sanayi istihdamının canlanmasına zarar vermeksizin, daha sağlıklı bir mali ortamda önemli verimlilik kazançları sağlamıştır.

Anahtar Rakamlar

4.160.000 ücretliyle sanayi, 2001 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) %19’unu oluşturmaktadır (enerji ve tarımsal gıda da dahil olmak üzere). Sanayi ürünleri, ailelerin tüketim giderlerinin yarısını, Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumunun (GSSSO) % 40’ını ve mal ve hizmet ihracatının % 79’unu oluşturmaktadır. Bu ürünler 2001 yılında, sayesinde petrol açığını kapatabildiğimiz 17 milyar euro’luk ihracat fazlası yaratmıştır (enerji hariç). 1999 yılında altı Fransız grubu dünyanın ilk yüz sanayi grubu arasına girmiştir : Total-Fina-Elf, Peugeot, Renault, Alcatel, St-Gobain ve Aventis. Fransa’da sanayi faaliyetlerinin üçte biri yabancı kontrolündedir. Ancak Fransa’daki doğrudan yabancı yatırımlar (2001 yılında GSYİH’nın % 3,9’u), yurtdışındaki Fransız yatırımlarının (GSYİH’nın % 6’sı) altındadır. Sanayi işletmelerinin Araştırma ve Geliştirme (AR&GE) harcamaları GSYİH’nın yaklaşık % 1,4’ünü oluşturmaktadır (16 milyar Euro tutarında).

Yeniden Yakalanan Dinamizm

1990’lı yılların başında Fransa çoğunlukla büyük sanayi ülkeleri sıralamasının sonunda kabul ediliyordu. Ama, gücünü sahip olduğu ileri teknolojilerden ve yetkin işgücünden alan Fransız sanayisi, Avrupa’da dinamizmine yavaş yavaş yeniden kavuşmuştur. Fransa, doksanlı yılların başında birçok krizle başa çıkmak zorunda kalmıştır (Körfez krizi, Avrupa para sisteminin yarattığı bölünme, Almanya’nın yeniden birleşmesinin sonuçları, …) ve sanayi üretimi 1990 yılından 1995 yılına kadar yerinde saymıştır. Daha sonra, uluslararası genel durum, Amerika’daki büyümenin yarattığı dinamizm ve Euronun aşamalı olarak uygulamaya konması sayesinde bir iyileşme sürecine girmiştir. Sanayiciler mali durumlarını düzelttiklerinden yeni bir gelişme evresi açılmış ve Fransız sanayisi, 1997-1998 Asya krizine bağlı, ardından 2000 yılında Amerika’daki ve dünyadaki durgunluğun doğurduğu ve 2001 yılında da New York’taki saldırıların şokuyla iyiden iyiye ciddi boyutlara ulaşan yavaşlamaya bağlı sarsıntıları iyi koşullarda karşılayabilmişlerdir.

Dışa Açılım ve Daha İleri Rekabet Gücü

Fransız sanayisi yeniden rekabet gücüne sahip bir sanayi haline gelmiştir. İmalat ürünlerinde ticaret fazlası güçlenmiş, yıllardır GSYİH’ya yakın seyretmektedir. Aynı şekilde, sanayi pazar payları, Japonya’da, Almanya’da ya da Büyük Britanya’da gerilerken, Fransa’da iyileşme kaydedilmektedir. Bu rekabet gücünü kuşkusuz, 2000-2001 döneminde doların ve 1997’den bu yana da Sterlinin yükselmesiyle desteklemiştir. Bununla birlikte, Euro bölgesinde Fransız sanayisinin durumu hâlâ elverişliliğini sürdürmektedir. Tek para yürürlülüğe konduğundan beri, üretilen birim başına üretim maliyetleri Fransa’da komşularına göre daha düşüktür ve enflasyonun kontrol altında tutulması sayesinde bu avantajlı durum sürmektedir.

Rekabet ve çekim gücü altyapıların kalitesine de bağlıdır. Fransa toprakları çok sayıda yabancı şirketi kendine çekmektedir, çünkü Avrupa’da ayrıcalıklı bir coğrafi konumdadır, ayrıca güvenli ve düşük maliyetli enerji kaynaklarına, gelişmiş bir ulaşım ve telekomünikasyon ağına ve iyi düzeyde bir örgün eğitim ve üniversite sistemine sahiptir.

Bu dışa açılım yurtdışındaki Fransız yatırımlarını da kolaylaştırmaktadır. 2000 yılında telekomünikasyon alanında yapılan birkaç sıra dışı ticari işlem nedeniyle gözlenen tırmanıştan sonra söz konusu yatırımlar, Fransa’daki yabancı yatırımları (GSYİH’nın % 3,9 u) bol bol aşan bir miktarda, 88 milyar Euro olarak gerçekleşmiştir, yani 2001 yılı GSYİH’sının % 6’sı kadar. Bu dış iştirak alımları birkaç yıldan bu yana sanayide daha da hızlanmıştır.

Ülkenin Çekim Gücünü Geliştirmek

Böylelikle Fransa sanayisini, Alman ya da Japon sanayilerinin tersine dışa açabilmiştir. Fransa’daki yabancı yatırımların yarattığı istihdamın, yarısı imalat sanayisinde olmak üzere, her yıl yaklaşık 30.000 kişiyi bulduğu tahmin edilmektedir. Fransız sanayi potansiyelinin % 30’u ve büyük sanayinin yaklaşık yarısı, en ileri sektörlerde yoğunlaşmış olan yabancı grupların denetimindedir.

Büyük Fransız sanayi gruplarının yurtdışında edindikleri konumlara karşılık, bu yabancı iştirakler her iki tarafa da önemli bir teknolojik zenginleşme sağlamaktadır.

Ülkenin Avrupa’ya ve dünyaya yaptığı bu sanayi açılımının kazandıracaklarının bilincinde olan kamu güçleri, özellikle bu getiriler nitelikli istihdam ve teknolojik transferlere yol açacaksa, ülkenin çekim gücünü iyi bir düzeyde tutmaya özen göstermektedirler. Fransa imajını iyileştirmeye ve böylece ileri bir toplum sisteminin doğurduğu kimi idari yavaşlıkları azaltmaya gayret göstermektedir. Bunların yanı sıra, sanayi kuruluşlarının belini büken, özellikle de istihdamın önünü kesen vergi yüklerini ve sosyal yükümlülükleri de azaltmanın yollarını aramaktadır. Sözgelimi, düşük ücretlerde sosyal kesintiler büyük ölçüde düşürülmüş ve primlerin ücretlilere düşen payı hafifletilmiştir.

Uç Sektörlere Doğru Yönelen Bir Sanayi

Fransız sanayisi geniş bir sanayi faaliyeti yelpazesini kapsamakla birlikte, büyük ölçüde uç sektörlere (nükleer enerji, petrol, havacılık, uzay, telekomünikasyon, vb) yönelimini sürdürmektedir, bu da, teknolojik araştırmanın ve ulusal bağımsızlığın güvencesi olan birkaç büyük kamu kuruluşuna odaklı bir sanayi politikasından kaynaklanmaktadır. Ancak, sınırların açılmasıyla birlikte, Fransız sanayisinin gelişmesi giderek daha çok bu işletmelerin ticari başarısına, araştırma alanındaki dinamizmine ve kilit teknolojileri yönetebilme becerisine dayanmaktadır. Bu sayede, Fransız araba yapımcıları beş yıldır Avrupa’da önemli pazar payları tutturmayı başarabilmişlerdir. Rekabet birçok faaliyette çabaları arttırmaktadır. Sektörlerde en ufak bir teknik gecikmeye bile izin yoktur, özellikle bilişim alanında karşılaşılan kimi güçlükler bunu gayet iyi kanıtlamaktadır.

Sanayi ve Hizmetler : Artan Tamamlayıcılık ve Bütünleşme

Hizmet sektörünün büyümesi ve sanayinin büyümesi iç içe geçmiş olgulardır.

Gerçekten de, sanayi üretimi çok sayıda hizmetin ortaya çıkmasına yol açar. Bu hizmetler araştırma, mühendislik, lojistik, ticaret, idare ya da bilgi-işlem gibi başlıklar altında toplanabilir.

Bu hizmetler pazarda giderek büyüyen bir yer tutmaktadır. Yurt içi olarak bakıldığında, çalışanların dörtte biri hizmet sektöründe istihdam edilmektedir. Ama hizmetler daha çok yurt dışına götürülmektedir, hizmet alımları ise şirketlerin içinde kalan sanayi katma değerinin neredeyse tamamına eşit bir payı temsil etmektedir. Bu hizmetler çok çeşitlidir. Araştırma çoğunlukla büyük grupların tekelinde bulunmaktadır. Ticari hizmetler birçok sanayi işletmesinin büyümesinin temel dayanağı konumundadır. Daha sınırlı da olsa, bilişim hizmetlerinin satın alımı da hızla gelişmektedir. Genel, idari veya bakım hizmetlerine gelince, bunlar büyük sanayide giderek daha fazla dışarıya yöneltilmektedir. Bunun sonucunda, sanayi işletmesinin gelişmesi, faaliyetine bağlı hizmetlerin gelişmesine dayanır hale gelmiştir, söz konusu hizmetler de çoğunlukla giderek daha fazla dışa yöneliktir.

Buna paralel olarak, sanayi donanımları hizmet faaliyetlerinde artan bir yer tutmaktadır : Donanımların modernleşmesi ulaşım olanaklarını dinamikleştirir; bilgi-işlem lojistiğe devrim getirir; hastane bir tür ileri teknoloji fabrikasına dönüşür; bilgisayarlar banka faaliyetlerini arttırır.

Sanayinin sınırında yer alan telekomünikasyon sektörü, büyük işlemcilerin özelleştirilmesi ve yeni bilgi teknolojilerinin olağanüstü gelişmesiyle sanayi dokunun güncel dönüşümünde kilit bir rol oynar.

Artan Maddi ve Düşünsel Yatırım

Teknoloji ve organizasyon bakımından her zaman en iyi düzeyde kalmak zorunda olduğundan, sanayi büyüme sürekli bir yatırım gerektirir, bu, hiç kuşkusuz donanıma yatırım olduğu kadar, aynı zamanda da yenilik ve araştırma, yeni teknolojilerin doğru kullanımı, organizasyon ve insanların eğitimi konularına da yatırım anlamına gelir. Sanayi donanımı alımları, 1990-1994 yıllarının durgunluğuna son vererek, 1994 yılından itibaren % 6’nın üzerinde bir ritm ile artmıştır. Üretim çarkındaki bu yenileşme, hemen hemen bütün sektörlerde fark edilmekle birlikte, 2000 ve 2001 yıllarında özellikle otomobil sektöründe çok büyük bir önem kazanmıştır. Benzer bir saptama da düşünsel yatırımlar için yapılabilir (AR&GE, eğitim, yazılım, organizasyon, reklam, …).

Araştırma ve Geliştirme Giderlerinin Artışı

Avrupa’daki komşularıyla kıyaslandığında, Fransa’nın genel Araştırma ve Geliştirme (AR&GE) çabaları oldukça yüksektir, ancak bu, kamu araştırmalarının daha ağır basması sayesindedir. Bu çabaları daha verimli hale getirmek amacıyla sanayiciler yavaş yavaş AR&GE sorumluluğunu üzerlerine almışlardır ve bugün şirketlerin teknolojik araştırması GSYİH’dan daha hızlı ilerlemektedir. Bununla birlikte, patent başvuruları, özellikle kimi yüksek teknoloji sektörlerinde hâlâ yetersiz kalmaktadır.

Yenilik konusunda, kamu güçleri işletmelerin çabalarını desteklemeye çalışmaktadır. İkinci konumdaki fon sağlayıcı olarak, kamu güçleri yenilikçi projelerin % 12’sini finanse etmektedirler. Kamu güçleri, önemli teknolojik sonuçlar doğuracak büyük projelerin finansmanına katılsalar da, çoğunlukla yenilikçi Küçük ve Orta Ölçekli Sanayicileri, özellikle de en riskli evre olan projenin ortaya atılması evresinde, çeşitli araçlarla (araştırma vergisi kredisi, hazırlık dönemi çalışanlarına yardım, risk-sermaye, …) desteklemeye çalışmaktadırlar. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayicilere verilen bu destek çok önemlidir, çünkü yenilikçi projelerin % 80’i, özellikle de ilgili projenin başarı şansını değerlendirmek için gerekli mali araçlara ve gerekli yetkinliklere sahip büyük gruplarda, proje sahiplerinin kendileri tarafından finanse edilmektedir. Kamu güçleri ayrıca, meslekler bünyesinde işbirliğini güçlendirmek amacıyla, teknolojilerin yayılmasını sağlayacak ağları canlandırmaktadırlar (biyo-teknoloji, mikro-teknoloji, yazılım, görsel-işitsel teknoloji, kara taşımacılığı, vb… alanlarında 2002 başında 16 ağ bulunmaktaydı).

Bilgi Teknolojileri : İnternet’te Kapatılması Gereken Açık

İletişim, bilgi araştırma ve pazarlama aracı olarak internet ağı hâlâ "yeni ekonomi"nin simgesidir. Elektronik ticaret ağır gelişiyor olsa da, şimdiden birçok işletme teknik ve ticari ilişkilerini daha iyi hale getirmek amacıyla bu ağı kullanmaya başlamışlardır. Hatta birkaç işletme iç organizasyonlarının tamamını internet çevresinde kurmaya dek gitmiştir.

Ama bu alanda Fransız işletmeleri diğer Avrupalı benzerlerine göre geç kalmışlardır ve uluslararası karşılaştırmalarda genellikle sonlarda yer almaktadırlar (karş. CPCI 2002 Raporu, fiş 59). Aynı şekilde, Fransız aileler de internet ağına komşularındakine oranla daha az bağlanmışlardır.

Sanayiciler büyük bir ticari dinamizm de göstermektedirler. Ticari hizmetlerini gelişme stratejilerinin merkezine yerleştirmişlerdir ve reklam giderlerinin artışı 1995 yılında olduğundan iki kat daha hızlıdır. Dahası, tabanda büyük Fransız ticari grupların gücünden yararlanmaya başlamışlardır. Bu da Fransız sanayi ürünlerinin yurtdışında satılmasını kolaylaştırmaktadır.

İstihdam Artışına Karşılık Yetersiz Eğitim

1990 yılından 1995 yılına kadar Fransız sanayisinde yılda 90.000 kişilik istihdam yok olmuşken, 1997 yılından 2001 yılına kadar yılda 30.000 iş yaratılmıştır. Bu rakam, ilgili alanda Avrupa’daki en iyi rakamlardan biridir (işsizlik oranı 1995 yılında % 20’yi aşmış olan İspanya’nın arkasından), üstelik bu rakamda sanayi için çalışan hizmet faaliyetlerinde kullanılan bütün istihdam dikkate alınmamıştır.

1997-2001 yılları arasındaki büyümeye bağlı söz konusu istihdam artışı aynı zamanda aşağıdaki nedenlerden kaynaklanmaktadır:

- daha niteliksiz işlerde vergi yükünün düşürülmesi;

- çalışma süresinin düşürülmesi;

- çalışma pazarının daha büyük bir esneklik içine sokulması.

Böylece, tam zamanlı 240.000 işle eşdeğer olarak, geçici işçi istihdamının ağırlığı 1995 yılından bu yana üç kat artmıştır.

Aylık ücretlerde nispeten bir düşüş görülmüşse de, çalışma süresinin düşürülmesi de çalışılan saat maliyetlerinde bir artışa yol açmıştır. Bu da 2001-2002 yıllarında birim maliyetlerinde meydana gelebilecek gelişmeler konusundaki öngörülerde çok dikkatli olunmasını gerektirmiştir.

Nitelikli personel gereksinimleri hâlâ önemli düzeylerdedir. Bu gereksinimler, yalnızca okul ve üniversite çerçevesinde değil, ama aynı zamanda mesleki eğitim konusunda da dinamik bir eğitim politikasının yararına parmak basmaktadır. Oysa Fransa’da bu konuda birtakım eksiklikler bulunmaktadır. Bazen yetersiz kalan eğitim giderleri, şirketlerde çok genç ve zaten daha iyi eğitim almış elemanlara yönelik olarak harcanmakta, bu da mevcut çalışanların nitelik eksikliğine ve işgücünün büyük bölümünün yaşlanmasına bağlı olarak günümüzde yaşanan dengesizlikleri arttırmaktadır.

Üstelik, Fransa’da çalışma çağındaki nüfusun aktiflik oranı düşüktür ve sanayi işgücünün yaş piramidinde yaşlanma vardır. Gençlerin işe alınmasını desteklemek ve daha eski çalışanların niteliklerinin arttırılmasını sağlamak için önemli bir çaba gerekecektir.

Şirketlerin Kârlılığında Düzelme

1996 yılından bu yana, imalat işletmelerinin kazançlılığı açık bir biçimde artış göstermiştir. Sanayi işletmelerinin kâr zarar cetvelleri 2000 yılında, cironun % 3,4 üne varan bir sıçrama gerçekleştirmiştir ve on yıldır, yatırılan sermayelerin karşılığının alınmasında büyük iyileşmeler görülmektedir. Kârlılığa bağlı kazançlar, donanım mallarında ve ara mallarda yüksek olmasına karşın, özellikle eczacılık-parfümeri ve otomobil sektörlerinde çarpıcı düzeylere ulaşmış ve bu iki sektörün yıllardır oynadıkları öncü rolü bir anlamda onaylamıştır.

1990 yılından bu yana sanayicileri borçtan kurtarmak için sürdürülen çabalar büyük sanayi gruplarının mali temellerini sağlamlaştırmalarını sağlamıştır. Bu eylemler, 2001 de teknolojik değerler hakkındaki spekülasyonların kurbanı olmuş birkaç büyük grubun son dönemde yaşadığı sıkıntılara karşın, büyük başarı getirmiştir. Ticari alacakların ağırlığı da son on yılda iyice azalmış ve bugün artık yalnızca 26 günlük ciro kadardır. Kârlılığa bağlı bütün bu kazançlar işletmelerin son dönemlerdeki konjonktüre bağlı ani değişiklikleri (Asya krizi, "e-krach", Amerikan ekonomisindeki durgunluk, New York’taki saldırılar, …) fazla zorluk yaşamadan aşmalarını sağlamıştır.

Böylelikle Fransız sanayisi, 1997-2000 arasındaki sanayide meydana gelen yeniden canlanmaya ve bazı büyük sanayi gruplarının yurtdışında yeniden yapılanmalarına ve dış iştirak alımlarına bağlı yatırımları iyi koşullarda finanse edebilmiştir.

Yönetimle Sanayiciler Arasındaki Görüş Alışverişi

1996 yılında kurulan Sanayi İçin Görüş Daimi Kurulu (CPCI) belli başlı sanayi birliklerinin başkanlarından ve eşit sayıda yönetim temsilcisinden oluşur. İki görevi vardır :

- Sanayiciler ve kamu güçleri arasında görüş alışverişini kolaylaştırmak;

- Kamuoyunu sanayinin durumu hakkında bilgilendirmek. Bu kurul yıllık bir rapor yayınlamaktadır.

Daha Geniş Bilgi İçin

İstatistik ve Ekonomik İncelemeler Ulusal Enstitüsü’nün (Insee) web sitesi

Sanayi, Teknolojiler, Bilgi ve Görevler Genel Müdürlüğü’nün ve buraya ait İnceleme ve İstatistik Hizmeti’nin (SESSI) web sitesi

Fransız Bankasının Sitesi

Bu tanıtım yazısı Sanayiden Sorumlu Bakanlığın İnceleme ve İstatistik Hizmetlerinde (SESSI) çalışan ve Genel Durum Değerlendirmesi ve Sanayi İçin Görüş Daimi Kurulu (CPCI) için rapor düzenleme görevini yürüten Georges Honoré tarafından kaleme alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder