Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin başlatılması için yapılan basın konferansı, Paris, 30 Haziran 2009
Fransa Kültür ve İletişim Bakanı Sayın Frédéric Mitterrand ve Türk mevkidaşı Sayın Ertuğrul Günay, geçtiğimiz 30 Haziran tarihinde, Paris’te, Fransa’da Türkiye mevsiminin başlatılması için ortak bir basın konferansı düzenlediler. Türkiye mevsimi çerçevesinde, önümüzdeki 9 ay boyunca, Fransa’nın yaklaşık 80 şehrinde, 400 civarında kültürel, sanatsal ve ekonomik etkinlik düzenlenecektir.
Türkiye Mevsimi’nin Türkiye tarafı organizatörü İKSV’nin konuyla ilgili web sayfasına ulaşmak için
Fransa Kültür ve İletişim Bakanı Sayın Mitterrand’ın basın konferansında yaptığı konuşma:
"Sayın Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı, Sayın Genel Müdür, Sayın Büyükelçiler, Sayın Türkiye Mevsimi Başkanları, Sayın Komiserler, Sayın Culturesfrance Müdürü, Hanımefendiler, Beyefendiler,
Konuşmama başlamadan önce, dün aramızdan ayrılan Jean-Paul Roux’yu anmama izin veriniz.
Birçok eseri ve 1971’de Orangerie’de, 1977’de Grand Palais’de düzenlediği iki önemli sergiyle, İslam kültürü, Türkiye, Türk mitolojisi ve tarihi için duyduğu sevgiyi büyük bir halk kitlesiyle paylaşmıştı. Aynı zamanda, 2003 yılında Louvre Müzesi’nde İslam Sanatları Bölümü’nün oluşturulması için çok çalışmıştı.
Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin açılışını sizlerle birlikte resmi olarak yapacağım bu anda, kendisini saygıyla anmak istiyorum.
Türk mevkidaşım ve yeni dostum Sayın Ertuğrul Günay’a, Ankara’dan buraya geldiği ve bu büyük ortak girişimin gerçekleştirilmesinde bize büyük yardımlarda bulunduğu için içtenlikle teşekkür etmek istiyorum.
Daha 19. yüzyılın başlarında, Chateaubriand şöyle yazıyordu : « Konstantinopolis’le öyle çok ilişkimiz var ki, bu ilişkilerden hala söz etmeyi istemek benim için bir delilik olur » - ne var ki, kendisinde « olağanüstü bir etki yaratan » bu şehre gelişini muhteşem satırlarla anlatıyor ve bu ilişkilerden yine de bahsediyordu.
Sayın Bakan, ülkenizin, medeniyetinin, tarihinin, ve kültürünün Fransa’da yarattığı büyünün yüzyıllardır devam ettiği bir gerçek.
Bu büyü, en büyük yazarlarımızın ve şairlerimizin metinlerinden beslendi. Hugo, Lamartine, Flaubert… « Doğu’ya Seyahat » hepimiz için, kültürel ve sanatsal bir gençlik pınarıydı.
Hatta, Paris’te aklını kaybeden Gerard de Nerval için gerçek bir kurtuluş.
Onu, Doğu’ya hareket etmeden çok az bir zaman önce, tam burada, bu pencerelerin altında, Kraliyet Sarayı bahçelerinde bir istakozu tasmayla gezdirirken bile gördüler…
Ülkenizin yarattığı bu olağanüstü büyü hiçbir zaman kaybolmadı.
Burada ne yalnızca, oryantalist ressamlarımızın, en büyük müzelerimizde çok sayıda ziyaretçiyi daima büyüleyen başyapıtlarından söz ediyorum. Ne de, efsanevi bir geçmişin kanıtı olan ve her yıl çok sayıda Fransız turisti Türkiye’ye çeken olağanüstü kültürel mirasınızdan.
Aynı zamanda, ülkenizin çağdaş yüzünü, her alandaki yaratıcılığını ve dinamizmini de dile getiriyorum.
Örneğin, Türk kökenli Alman yapımcı Fatih Akın, « Crossing the bridge » isimli filminde, kültürünün zengin bir çeşitlilik içinde yaşadığı ve bir nevi fokurdadığı Türkiye’nin bu yüzünü çok güzel bir şekilde resmetti.
İşte Türk Mevsimi boyunca, ülkenizin bu yüzünü değerlendirmek istedik.
İşte bu nedenle, kararlı bir şekilde gençliğin, genç yaratıcıların ve üniversite öğrencilerinin üzerinde durmaya can attık.
Onlar, Fransa-Türkiye dostluğunun geleceği.
Onlar, Türkiye Mevsimi tarafından programlanan değişim programlarının tam merkezinde yer alacaklar.
Cumhurbaşkanı Sayın Chirac ve (2007 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı olan) Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafından kararlaştırılan ve daha sonra halihazırdaki Cumhurbaşkanları Sayın Sarkozy ve Sayın Gül tarafından teyit edilen bu etkinlik, Türkiye tarafından şimdiye kadar yabancı bir ülkede düzenlenen en önemli etkinlik olma niteliğini taşıyor. Fransa’nın 77 şehrinde ve birçok mahalli idarede 400’den fazla etkinlik düzenlenecek.
Bu etkinliklerden en fazla dikkat çekenler şunlar :
Önümüzdeki dokuz ay boyunca Fransız kültür sahnesini aydınlatacak olan Türkiye Mevsimi, yarından, yani 1 Temmuz’dan itibaren, Nantes’dan Strazburg’a, Montpellier’den Lille’e bir etkinlikler patlaması ile başlayacak.
Önümüzdeki Cumartesi günü, Mercan Dede ve Anadolu Ateşi grubu, Trocadero Meydanı’nda gerçekleştirecekleri olağanüstü bir gösteri ile Türkiye Mevsimi’nin perdesini açacaklar.
17 Temmuz’dan itibaren, Tuileries bahçelerinde gezintiye çıkanlar, mimar Han Tümertekin tarafından inşa edilen Türk Kahvesi’ni ziyaret edebilecekler.
Fransızlar, fotoğraf sergileri, gösteriler ve birçok konserle, Türk sanatlarının güzelliği ve çeşitliliğini yücelten çokdisiplinli bir programı keşfedecekler.
2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk Ekim ayı başında Odéon Tiyatrosu’nun davetlisi olacak. Aynı dönemde, Eyfel Kulesi Türkiye renklerine bürünecek. Louvre Müzesi’nden, Maisons Folies de Lille’e, Georges-Pompidou Merkezi’nden Nantes « Aux heures et caetera » festivaline, Grand Palais’den Nice Konservatuarına, Cite de la Musique’den, Rennes Transmusicales’e kadar, en simgesel kurumlarımız, en üst seviyedeki kültür mekanlarımız, ülkenizin ve sanatlarının canlılığını gözler önüne serecekler.
Kasım ayında BnF’nin davetlisi olacak büyük yazar ve şair Yaşar Kemal « yaratıcılık eyleminin hiç kuşkusuz insanlığın en önemli fenomeni olduğunu » söyler. İşte Fransa’daki Türkiye Mevsimi boyunca vermek istediğimiz fikir de bu.
Bu zengin programın detaylarını Türk Mevsimi’nin iki komiseri verecekler.
Fransızlar bu Mevsim vasıtasıyla, yeni Türkiye’yi tüm yönleriyle çok daha iyi bir şekilde öğrenecekler.
Türk Mevsimi aynı zamanda çok güçlü bir ekonomik, bilimsel, akademik ve teknolojik boyuta da sahip olacak.
Bu etkinliğin hak ettiği parlaklığa kavuşması için çalışmış çok sayıda ortağa teşekkür etmek istiyorum.
Aynı zamanda, son derece yaratıcı ve dinamik bir şekilde çalışmış organizatörlere de teşekkür ediyorum.
AXA’yı ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Henri de Castries’yi şahsi gayretlerinden ve kesintisiz desteğinden dolayı özel olarak selamlamak istiyorum.
Fransız tarafı için Organizasyon Komitesi’ne başkanlık yapmayı kabul ettiniz ve bu çok güzel proje çerçevesinde en az 13 şirketi birarada yönettiniz.
Ekonomik dalda olduğu kadar, aynı zamanda önümüzdeki Mart ayına kadar düzenlenecek çok sayıda fikir tartışması üzerinde de çalıştınız.
Türk Mevsimi’nin Türk Başkanı, büyük bir Fransa aşığı ve Fransız edebiyatını ve sanatlarını son derece iyi bir şekilde tanıyan Sayın Necati Utkan’ı da selamlıyorum.
İki genel komiser Stanislas Pierret ve Görgün Taner’i, ve bu buluşmayı olağanüstü bir ustalıkla yöneten iki operatörü, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ve Culturesfrance’ı yürekten kutluyorum.
Türk Mevsimi, hiç kuşkum yok, ülkelerimizin karşılıklı olarak birbirlerini daha iyi tanımalarını, anlamalarını ve bizi yüzyıllardır birbirimize bağlayan ilişkileri daha güçlendirmeyi sağlayacak.
Mart 2010’un da ötesine gitmeyi hedefleyen bu Mevsim için temennim budur.
Türk Mevsimi esnasında ortaya çıkabilecek Fransa-Türkiye işbirliği projeleri, 2010 ve 2013 yıllarında sırasıyla Avrupa Kültür Başkentleri olacak İstanbul ve Marsilya’da hayata geçirilecekler.
Bundan son derece büyük bir mutluluk duyuyorum. Zira, bu alışverişler vasıtasıyla, uzun ortak tarihimizi onurlandırıyor ve devam ettiriyoruz. Kral 1. François ile Kanuni Sultan Süleyman’ın o dönemde bir skandal yaratan ittifakları, medeniyetlerimiz arasında sağlam ve kalıcı bir diyaloğun temellerini atmıştı.
Bu etkinliğin, tıpkı Fransa ile Türkiye arasında mevcut olan dostluğun ayarında, çok büyük bir başarı kazanmasını diliyorum!
Teşekkür ederim".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder